9 Şubat 2012 Perşembe

TÜRK'ÜM




İlkokul birdeyken küçücük üstü akan bir barakaydık. Her birimiz ürkek, çoğumuz fakir ama tertemizdik. İlk ders öğretmenimiz sınıfa girer ve  hepimiz ayağa kalkardık iki eller yanda...

Türküm, doğruyum, çalışkanım.

Birinci sınıfta; Hep düzgün, dürüst, çalışkan ve en önemlisi insanları ayırt etmeksizin sevgi dolu, güler yüzlü, hoşgörülü olmamız gerektiği anlatıldı.

İlkem; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
 
Vatanımızı, yakın tarihimizi, ülkemizi, sahip olduklarımızı, eskiden kazandıklarımızı, kanlı kurtuluş savaşımızı , şehitleri, gurur duyan anaları, her şeyimizi kaybedebileceğimiz;  ama vatanımızı, şerefimizi, gururumuzu asla kaybetmememiz gerektiği öğretildi. Zaten damarlarımızdaki asil kanda bu mevcuttu. İleriye, hep ileriye gitmeliydik...

yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.

 
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük lideri bizdeydi. O, öyle öngörülü bir devlet ve mücadele adamıydı ki; söyledikleri hala önümüze ışık tutacak nitelikte...Bize aktarılan her sözü, her yazıyı özümsemeliydik, beynimize kazımalıydık. Gösterdiği yolda hiç durmadan ilerlemeliydik,  asla yılmamalıydık...

Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.

Bu topraklar, çok can almıştı ve öyle yada böyle sonsuza kadar almaya devam edecekti. Hepimiz TÜRK'dük. Ayrılmazdık, bölünmezdik, kardeş kardeşe kin tutmamalıydık. Hepimiz inançlıydık. Allah'ımız birdi.
Bu topraklar sonsuza kadar korunacak, asla hiçbir nedenle bölünmeyecek ve başı örtülü-açık-eşarplı hiçbir anamız artık ağlamayacaktı...Bunun için ne gerekiyorsa yapacaktık.

Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!


Ve bu and;
1933 yılından beri,  ilköğretimde her sabah ilk ders öğretmen  girdiğinde ayağa kalkılıp söylenir...
Söylenmezse de;  ben evimin kapısından okula çıkan her çocuğa bunu söyleteceğime ve benden sonra gelecek nesillerimin çocuklarına söylettireceğime  and içerim.....





Sevgiyle... 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder