28 Nisan 2012 Cumartesi

ANNELER GÜNÜ


Yıllar, 68 yaşındaki beyaz tenli kadının yüzünde ne kadar derin çizgiler oluştursa da, gençliğinde güzel olduğunu gizlemiyordu..
  Hep hüzünlü ve gülümsemeden geçen son yılların nerdeyse büyük bir zamanı,  anıları yüzünden yıllardır terkedemediği evinin eski ama kullanışlı mutfağında geçiyordu…
   Artık eskisi gibi radyo da açmıyordu mutfakta iş yaparken.. Bir gün nedenini soran gerideki tek evlada; ağabeyin öldüğünden beri şarkı dinleyemiyorum diyordu titreyen sesiyle…
   Hiçbir şeyin onu mutlu edememesi ve 26 yaşındaki  evladının zamansız ve ani ölümü   hayattan keyif alma duygusunu da ondan  alıp götürmüştü. Hatta fazla mutluluğu kendine hiç hak görmemesi kızını oldukça üzüyordu. Ama kızının  da ilgilenmesi gereken bir ailesi vardı neticede…
   Uzun süre ne yapabilirim? diye düşündü kızı…
Bir anlık bile mutlu olması için ne yapabilirim?
Sonra birden çok uzun süredir etrafındaki hiçbir nesneyi değiştirmediğini farketti ..
  Bir akşam üzeri, elinde kocaman kırmızı bir torbayla annesinin kapısını çaldı..
 Girer girmez belli belirsiz bir selam verip, hemen mutfağa daldı annesinin şaşkın bakışları altında.
 Kocaman bir çöp poşeti aldı ve saklama kabı olarak kullanılan tüm yoğurt kaplarını, pet şişelerden dönüştürülmüş  zeytinyağlıkları, rendeleri, süzgüleri, kararmış alüminyum fırın tepsilerini, içeceklerden  bozma su şişelerini, buzdolabındaki sebzelerin sarılı olduğu kağıt ve tüm poşetleri, kuru bakliyatlarını sakladığı kavanozları hepsini ama hepsini topladı. Yerlerine annesinin şaşkın bakışları altında tek tek yeni mutfak malzemelerini yerleştirdi. Geriye çekildi ve annesine döndü bütün sevecenliğiyle..
 Kızının her zamanki telaşına alışkın olan annesi baktı, baktı, baktı…
 Sonra, artık gülümseme  mimiğini kullanmaya kullanmaya silinmeye yüz tutmuş dudaklarının kenarlarındaki çizgilerin birden belirdiğini gördü.
 Elbette dünyadaki en büyük acının yerini alacak hiçbir tesellinin olmadığını o da biliyordu ama olsundu, annesinin  gülümsemesini görmüştü ya…
Canım annem, seni çok seviyorum…
 Ucundan yakalayabildiğimiz hayatın içinde hüznün yanında sevginin de var olduğunu unutmaman  dileğiyle...
Sevgiyle....





10 Nisan 2012 Salı

BENSİZLİĞİM






BENSİZLİĞİM 




aşk acisi çekmekle suçluyorlar beni, 

oysa aciyi aynada görmeyi göze aldim ben


seni severken zaten.


o hüznü büyütemeyenin ne işi var ki aşk'la 


benim derdim başka.

sen neşemi aldin giderken


kahkaha ne demekse


yükleyince adinin anlamına,


yaz olunca güneş


sonbahar olunca yağmur


şimdi gidiyor ağrıma.


'kelebek demeseydim sana' mesala diyorum


şimdi ne zaman görsem


o nu da sevmiyorum


öksüzlügüme tokat çırpıyor.


sana nasil düşmanim bir bilsen!


sevgiye aşk'a hürmet etmedin 


ben sevgimi saklarken 

sen üşüme diye?


başka'larin hikayesini serdin üzerime


seni üzüp aglatanda kaldin da,


yarim mevsim durmadin yanimda!


inandigim herşeye sariliyorum


senden daha kötü biri olmamak için 


nasil nefret ediyorum ellerinden


yüzünden hüznünden,


aynalardan utandirdin


"ben" diye anlattigimi çirilçiplak kalabaliklarda biraktin


sen ki? bu kadar yemini bana yediren.


bana da yaziklar olsun 


o kadar iyi biliyorum ki


şimdi çagirsan? 


yine gelicem!




CEYHUN YILMAZ